AMELİYATÇI!


"şimdi yapacağımız iğne sizi gevşetecek" dedi ameliyatçı yamağı...
derken bir yandan da vurdu iğnesini hiç acımadan.
yamaklar öyledir, söyleneni yapar.
oysa kadın gevşemek istemiyor!

yeşil elbiseli bir adam görünüyor kapıda.
gülümseyerek giriyor odaya.
ama hep gülümsüyor sonrasında da!
niye sürekli gülümsüyor bu adam?
mecburen gülümsemek zorunda bırakıyor insanı bu duruş.
cevap gibi.
o gülünce siz de gülümsemek zorunda kalıyorsunuz.
saçma!
oysa ortada gülümsenecek hiç bir şey yok.
hep beraber gülümsüyor odadakiler de.
yeşil elbiseli adam, kendinden emin hamlelerle kadının yatağını bir arabaya dönüştürüyor çabucak.
a-aaa, sahiden araba gibi!
tekerlekler hareket ediyor ve vınnnnnn....
uçar gibi asansöre doğru yol alıyorlar birlikte.
yeşil elbiseli adam ve kadın birlikte.
adam kadını kaçırıyor mu ne?
ama kimseyi şaşırtmıyor bu görüntü!

kadın da şaşırmıyor...
kadının bir kaç dakika önce kaçma denemesi yaptığı asansörün önündeler artık.
kadın asansörde, mavi gömlekli bir başka adam merdivenlerde kovalamaca oynuyorlardı az önce...
şimdi ise kadın etkisizleştirilmiş halde öylece yatıyor, arabalı yatakta.
değil kaçmaya yeltenmek, kolunu kıpırdatacak gücü yok.
yüzündeki ifadeyi bile kontrol edemiyor artık.
yeşil gömlekli adam aynı gülümsemeyle asansöre bindiriyor kadını.
niye gülüp duruyor bu adam böyle?
soruyu kendi kendine soruyor kadın ama sorunun gerektirdiği ifadeden eser yok yüzünde.
göz kapakları kadına itaat etmemek için direniyor.

ve yataklı araba son durağa geldiğinde son bi gayretle açıyor gözlerini.
kuş cıvıltılarının olmadığı, rüzgarın esmediği, güneş ışınlarının içine sız-a-madığı, yerin yedi kat altında bir depo burası.
yok canım hiç depoda ameliyat olur mu?
o halde ameliyathane dedikleri yer burası olmalı!
ama böyle ameliyathane olmaz ki!
her şey alt alta üst üste.
arabasını olmadık bir yere park edip ortadan yok oldu bizim güler yüzlü yeşil elbiseli zangoç.
adam ortalık yerde bırakıp gitti kadını...

kıpırdamak istiyor kadın.
bu duruma müdahale etmek istiyor.
kıpırdayamıyor!
artık gözkapakları da çalışmaz oluyor.
neyse ki kulakları hala işitir durumda.
bir ses, "şimdi size kateterden bir iğne yapacağız ve uykuya dalacaksınız" diyor.
yoksa demiyor mu?
yoksa... yoksa kadın hayal mi görüyor?
hayal görecekse neden bunu seçsin ki?
hayal dediğin olma ihtimali çok zayıf ya da imkansız olan bir şeyi zihninde gerçeğe dönüştürme eylemi değil mi?
niye narkoz almayı hayal etsin şimdi durup dururken.
yok yok bu ses gerçek olmalı.
demek ki algıları henüz kapalı değil.
algıları kapansın istemiyor kadın.
iradesinin devre dışı kalmasını hiç istemiyor.
var gücüyle direniyor ama artık o bile kendisine itaat etmiyor.
göz kapaklarının ne zaman kapandığını bile hatırlamıyor...

"hadi bakalııım, geçmiş olsun" diyen o ameliyatçı kadının sesi olmasa gözünü ne zaman açtığını da hatırlamayacak aslında.
hayal mi görüyor acaba?
burası neresi?
bu sahneler hep filmlerde olmaz mıydı?
kadın gözlerini açar ve "tanrım burası neresi? ben neredeyim? bana n'aaaptınız?" der ve ağlamaya başlar.
bu kadın ağlamıyor da...
tamam, nerede olduğunu kavrayamıyor önce.
hatta ameliyat hala başlamamış diye bile düşünüyor.
ama sonra eldivenlerini çıkarmakta olan ameliyatçı kadını seçiyor gözleri belli belirsiz.
"bitti mi?" diye soruyor.
kafasında bonesi, ağzında maskesiyle cevap veriyor kadın: "bitti, bitti. geçmiş olsun"
ameliyat yerine bakmak istiyor ve farkediyor ki vücudu hala kendisine itaat etmiyor.
gevşemiiiş gitmiş çoktan.

öylesine gevşemiş ki, kendi odasına getirilişinin hiç bir karesini hatırlamıyor.
yine o yeşil elbiseli, anlamsız gülüşlü ameliyatçı getirmiş olmalı diye düşünüyor!
telefon konuşmaları çalınıyor kulağına...
"şimdi getirdiler odaya, durumu iyi merak etme. ayılmasını bekliyoruz. evet evet 2 saat sürdü ameliyat"

iki saat mi?
"ben iki saat ayrılmış mıydım huzurlarınızdan!"
şaşırıyor kadın.
hiç bir şey ama hiç bir şey hissetmiyor.
öylesine gevşemiş ki, odaya girip çıkan birilerinin olduğunu farkediyor ama onların varlığı hiç bir şey ifade etmiyor kadına.
oysa odadaki herkes ama herkes onunla ilgili birşeyler konuşuyor.
bin yıllık bir uykuya dalar gibi seslere de kapatıyor kulağını.
gevşemenin keyfini çıkartarak yeniden uykuya dalıyor!