diyarbakır’ın daracık ara sokakları ölü-m kokuyor.
daracık sokakta hızla ve ürkek adımlarla yürüyor bir kız
çocuğu.
babası önde, kız çocuğu arkada.
kız çocuğunun adını o yılların mahkeme tutanaklarına
bakanlar görür,
ben r.k demekle yetineceğim.
henüz 10 yaşında.
türkçe bilmiyor.
diyarbakır'ın mermer beldesine bağlı eryol köyünde yaşadığı
sırada
bir korucunun tecavüzüne uğradı.
hem de ağzına kalaşnikof dayanarak!
hem de defalarca!
üstelik tecavüzcünün adı da belli: süleyman askan.
r.k’nın annesi ölmüştü.
babası ne zaman tarlaya gitse korucu kapıda beliriyordu.
bir kez değil, defalarca, günlerce, kim bilir belki de
yıllarca tecavüze uğradı r.k
ta ki günün birinde halası küçük çocuktaki değişikliği
farkedene dek sürdü bu zulüm!
baba kızına sahip çıkmasa r.k’dan haberimiz
ol-a-mayacaktı.
ama baba kızına sahip çıktı.
çıkmakla kalmadı mahkemeye başvurdu.
21 şubat 1997 tarihinde askan hakkında mermer jandarma karakolu'na suç duyurusunda bulundu.
askan hakkında 15 yıl hapis istemiyle dava da açıldı!
askan, "15 yaşından küçük çocuğun ırzına tecavüz,
bu fiil nedeni ile çocuğun ruhi bozukluk içine girmesi ve konut
dokunulmazlığını ihlal etmek" le suçlandı.
tecavüzcü elindeki silahıyla dayandı kapıya, babaya ‘davayı
geri çek’ dedi.
baba kızını da alıp bir gece vakti eryol köyü’nü sessizce terketti.
o yıllarda radikal gazetesi’ndeydim.
düştüm r.k’nın peşine.ve yine o yıllarda diyarbakır havaalanı’na indiğinizde, elindeki uzun namlulu silahları uçaktan inenlere doğrultarak bekleyen özel tim görevlileri karşılardı sizi.
o yıllarda kim vurduya giderdi insanlar.
ben o yıllarda o daracık ara sokaklarda izini
sürmüştüm r.k’nın.
tam bulduğumu sandığımda kıl payı kaçırdığım gecelerin
sonunda ulaşamamıştım r.k’ya.
henüz sıcaklığını yitirmemiş bir çaydanlık ya da geride
unutulmuş bir eşarp bulmuştum da r.k’nın ürkek adımlarına ulaşamamıştım.
r.k ve babası önde, ölüm arkada ben peşlerinde!
r.k’nın sonraki yıllarda başına ne geldiğini de bilmek
ister misiniz?
hadi siz tahmin edin!
edemediniz mi?
peki o zaman ben söyleyeyim…
r.k yıllar boyu tecavüze uğradığını kanıtlamak zorunda
kaldı!
ve r.k sonunda kaybetti.
neyi mi?
sahi r.k sizce neyini kaybetmiştir?
mahkemeyi mi?
namusunu mu?karnındaki bebesini mi?
doğup büyüdüğü toprağı mı?
hayır!
hiçbiri değil…
r.k elindeki en güzel şeyi, 'çocukluğu'nu kaybetmişti
beyler!
düşlerini, yarınlarını…
ve şimdi!
siz kalkmış diyorsunuz ki,
“tecavüz sonucu
doğacak çocuklara biz ‘devlet’ olarak bakarız” öyle mi?zira mahkemeye başvuran her 20 kadından yalnızca biri kanıtlayabiliyor, tecavüze uğradığını.
o tecavüzcüyü, tecavüz etmediğini ispatlamak zorunda
bırakacak bir düzenleme yapabiliyor musunuz?
zira türkiye'de tecavüz mağduru kadınların çok küçük
bir bölümü, tecavüze uğradığını açıklayacak cesareti gösterebiliyor.
zira cesaret edip de mahkemeye başvuran kadınların da
ancak yüzde 10'u mahkemeyi tamamlayabiliyor.
zira tamamlayanların yalnızca 20'de biri tecavüze
uğradığını kanıtlayabiliyor.
ve siz görseniz de görmeseniz de kadınlar tecavüze
uğruyor.
kah bir korucu oluyor tecavüzcü, kah kocaları ya da
amca oğlu!
kah gözaltına alındığında uğruyorlar tecavüze kah bir sahil
kasabasında, kah sokak ortasında, kah kendi evinde, kah yatak odalarında.
ha Süleyman Askan’ın başına ne geldiğini de
söyleyelim.
r.k'yı savunmak üzere 20 avukatın girdiği dava
sonunda, askan delil yetersizliğinden serbest bırakıldı!!!
tecavüzün boyutlarını istatistikler gösteremiyor.
kadınların çoğu gelebilecek tepkileri göze alıp da ‘tecavüze
uğradım’ diyemiyor.
tecavüze uğradım demek, yerinden yurdundan dışlanmak
demek.
tecavüz demek ‘yafta’lanmak demek!
“tecavüz sonucu
doğacak çocuklara biz ‘devlet’ olarak bakarız” öyle mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder